Osmanlı Devleti’nin muazzam mimari eserlerinden biri olan Sultanahmet Camisi, tarih boyunca birçok farklı özelliği ile dikkatleri üzerine çekmiştir. Ancak bu sefer caminin bir başka güzellik ile taçlandırılması gündemde. 70 metre yüksekliğindeki bir "mahya" çalışması, sadece görselliği ile değil, aynı zamanda taşıdığı anlam derinliği ile de ziyaretçilerini büyüleyecek. Mahyalar, Osmanlı mimarisinde özellikle camilerin süslenmesinde önemli bir yere sahipti ve Sultanahmet Camisi’nde gerçekleştirilecek bu özel uygulama, hem tarihi bir yeniden yaşatma hem de sanatın çağdaş yorumuyla birleşmiş bir eser olacak.
Mahya, Osmanlı döneminde cami minarelerinin tepe kısmına gerilen ve genelde ışıklarla veya çeşitli motiflerle süslenmiş olan ip veya ağaçlardan meydana gelen bir süsleme şeklidir. Bu uygulamanın kökeni çok eski dönemlere uzanır. İlk olarak dini etkinlikler sırasında önemli mesajlar iletmek amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Zamanla estetik birer sanat eserine dönüşmüş ve camilerin en göz alıcı süslemeleri haline gelmiştir. Sultanahmet Camisi’nde, bu süreçte mahyanın kullanımı, yalnızca görsel bir şölen sunmakla kalmayıp, aynı zamanda dini ve kültürel mirası da yeni nesillere aktarmak için önemli bir sembol olmuştur.
Özellikle Ramazan aylarında duyulara hitap eden mahya uygulamaları, halk arasında mübarek günlerin hatırlatılması adına önemli bir anlam taşır. Bu uygulama, mesela bayram günlerinde minarelerde asılan ışıklar ve yazılarla birlikte, cami ziyaretlerini de arttırmaktadır. Sultanahmet Camisi’nde bu mahya çalışmasının yapılması, İstanbul’un tarihi kimliğini pekiştirmekle kalmayıp, aynı zamanda şehirdeki yerel halk ve turistler arasındaki bütünlük için bir fırsat sunmaktadır.
70 metre yüksekliğinde gerçekleştirilecek olan mahya çalışması, yalnızca teknik beceri gerektirmekle kalmayıp, aynı zamanda büyük bir cesaret ve titizlik de istemektedir. Bu çalışma için özel olarak tasarlanan malzemeler, hem estetik hem de dayanıklılık açısından titiz bir şekilde seçilmektedir. Ekip, güvenliği sağlamak için çeşitli önlemler almakta ve montaj sırasında yaşanabilecek olumsuzluklara karşı hazırlıklı olmaktadır.
Mahyanın inşasında, ustalar nedeniyle laboratuvar titizlikle çalışmakta, ziyaretçilerin göz zevkine hitap eden bir yapı design etmeye özen göstermektedir. Kullanılan malzemelerin yanı sıra, ele alınan tasarım ve zanaat teknikleri de Osmanlı sanatında köklü bir geçmişe dayanmaktadır. Aynı zamanda bu çalışma, genç zanaatkarlar ve sanatçılar için de bir eğitim imkanı sunacak ve ustaların bilgi aktarımıyla yeni nesillere ulaşacaktır.
Bu projenin gerçekleştirilmesi, İstanbul'un tarihi ve kültürel dokusunu koruma çabalarının da bir parçasıdır. Zira hem yerli hem de yabancı turistlerin ilgisini çeken bu tür yenilikler, kentin turizmine büyük katkı sağlamaktadır. 70 metre yükseklikteki bu mahya, Sultanahmet Camisi'nde ziyaretçilere sadece bir estetik deneyim sunmakla kalmayacak, aynı zamanda buradaki tarihi atmosferi daha da derinleştirecektir.
Sonuç olarak, Sultanahmet Camisi'nde hayata geçirilen bu mahya çalışması, Osmanlı sanat geleneğinin ne denli zengin olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Geçmişten günümüze uzanan bu hamle, caminin sadece ibadet yeri olmasının ötesinde, bir sanat ve kültür merkezi olarak da varlığını sürdürme arzusu taşımaktadır. Sultanahmet Camisi, yükselen mahya ile bir kez daha karmaşık bir tarih ve kültür derinliği sunarken, tüm ziyaretçilere unutulmaz anılar vaadediyor. Bu tarihi anı kaçırmamak için, caminin kapıları herkes için ardına kadar açık.