Gezi tutkusuyla dolup taşan bir çiftin hikayesi, sıradan bir yaşamın ötesine geçiyor. Şırnak’ın küçük bir köyünden yola çıkan bu çift, tam 16 yıl süresince inekleriyle birlikte dünyayı gezmeye karar verdi. Bu macera, sadece hayvan sevgilerini pekiştirmekle kalmadı; aynı zamanda kültürel zenginlikleri de gözler önüne serdi. Şırnaklı çift, 40’ın üzerinde ülkede ineklerle verdikleri mesajlar sayesinde, tarım ve hayvancılığın önemine vurgu yaparken seyahat etmenin güzelliklerini de keşfettiler.
Çiftin yolculuğu, 2007 yılında, hayvan sevgilerini, tarımın önemini ve doğal yaşamın değerini daha geniş kitlelere ulaştırma arzusuyla başladı. İlk başta küçük çaplı bir tur düzenlemeyi düşünen çift, zamanla bu düşüncelerini genişletmeyi ve en sevdikleri hayvanları olan inekleri ile birlikte bütün dünyayı gezmeyi planladı. "Dünya bizim için bir sınıf. Her ülkede yerel halkla etkileşimde bulunmak ve ineklerimizle bu hayata katılmak istedik." diyor çift. Hayatlarının bu yeni sayfasında, yalnızca seyahat etmenin değil; aynı zamanda hayvanların da sosyal birer varlık olduğunun altını çizmeye kararlılardı.
Çiftin yolculukları, her biri benzersiz kültürel deneyimlere açılan kapıları araladı. Her gidecekleri ülkede, yerel insanlarla etkileşime geçiyor ve onların geleneksel yaşam tarzlarını öğreniyorlar. Örneğin, Güney Amerika'da yerel müzisyenlerle birlikte müzik yaparken, Avrupa'nın çeşitli şehirlerinde ineklerle birlikte sokak gösterileri düzenlediler. Bu gösteriler sayesinde, hayvanların hayatlarımızdaki yerini daha iyi anlatma fırsatı buldular. Seyahatleri sırasında, özellikle çocuklarla birebir kurdukları ilişkilere büyük bir önem veriyor, hayvanlara karşı şefkatli bir yaklaşımın önemini vurguluyorlar.
Yılda ortalama 3-4 ülke gezerek, seyahatlerini sürdürmeyi planlayan çift, her yere beraberlerinde ineklerini de götürüyorlar. Bu inekler, sadece seyahatlerinde kendilerine eşlik etmiyor; aynı zamanda simgesel bir anlam taşıyorlar. "İnekler, tarım kültürünü temsil ediyor. Onlarla gezmek, çiftçilerin kırsaldaki önemini göstermek anlamına geliyor." diyorlar. Her yolculukta, halkla etkileşim kurarak ineklerin tarımsal hayatımızdaki yerini anlatmayı hedefliyorlar.
Gerçekten de, her biri bizimle paylaşmak istediği hikayesi olan birçok insanla karşılaşıyorlar. Seyahatlerinin sonunda, her ülkeden edindikleri bilgiler, gelenekler ve kültürel değerlerle dolu bir arşiv oluşturmuş durumdalar. Bu değerlerle yaptıkları paylaşımlar, toplulukların bir araya gelmesine olanak tanıyor.
Şırnaklı çiftin inekleriyle yaptığı bu yolculuk, yalnızca gezi masraflarını çıkarmakla kalmadı; aynı zamanda hayvan dostluğu, tarım ve çevrenin korunması adına önemli bir farkındalık yarattı. Gezi rotaları boyunca karşılaştıkları zorluklar, farklı kültürel adaptasyon süreçleri ve ineklerle birlikte yaşadıkları anılar, onların dostluklarını ve seyahat tutkusunu daha da pekiştirdi.
Seyahatlerinin sonunda, çift; deneyimlerini bir kitapta toplamayı ve bu sayede insanlara ilham vermeyi de amaçlıyor. "Seyahatlerimiz sırasında her zaman düşündüğümüz bir şey var: Bu dünya, keşfedilmeyi bekleyen bir yer. Bizim ineklerimizle bu yolculuğa çıkmamız, insanların hayvanlarla olan ilişkisini gözler önüne seriyor ve belli bir farkındalık yaratıyor." diyerek, hedeflerini son derece net bir şekilde ifade ediyorlar.
Özetle, Şırnaklı çiftin 16 yılda 40 ülke gezerek çıktıkları bu sıra dışı yolculuk, sadece bir gezgini değil; aynı zamanda bir kültürel elçiyi de temsil ediyor. Tarımın, hayvanların ve insanların birbirleriyle olan ilişkisini ve etkileşimini daha görünür kılmayı hedefleyen bu çift, dünya üzerindeki farklı kültürleri keşfetmeye devam ediyor. Hayvan sevgisiyle yapılan bu seyahatlerin toplumsal farkındalığı artırdığı bir gerçektir. Dolayısıyla, bu hikaye sadece gezi masraflarını çıkarmakla kalmayıp, insanlara anlamlı ve ilham verici bir miras bırakmayı da amaçlıyor.