Titanik, 15 Nisan 1912'de meydana gelen büyük bir felaketle tanınan, teknolojinin önemli bir simgesi haline gelmiş dev bir transatlantik gemisidir. Bu dev geminin, dönemin en iyi mühendislik harikalarından biri olarak "batmaz" olduğu iddia edilen özellikleri, onun efsaneleşmesine zemin hazırlamıştır. Ancak, Titanik'in trajik hikayesi, bu büyük geminin kaderine dair birçok sorunun da ortaya çıkmasına neden olmuştur. "Gerçekten 'batmaz' dendi mi?" sorusu, Titanik'in hüzünlü yolculuğunun temel taşlarını oluşturur ve bu sorunun yanıtları, sadece tarihin sayfalarında değil, birçok insanın kafasında dönüp durmaktadır.
Titanik, Harlan & Wolff tersanesinde inşa edilmiştir ve 26.000 tonluk ağırlığı ile o dönemin en büyük ve lüks yolcu gemisi olmasına odaklanılmıştır. Geminin tasarımı sırasında güvenlik önlemleri ve modern mühendislik teknikleri ile donatılması, onu "batmaz" olarak tanımlayan ifadelerin çıkmasına zemin hazırladı. Kaynaklar, Titanik'in su geçirmez bölmeleri ve güçlü yapısıyla denizlere meydan okuduğunu, bu özelliklerin onu her türlü koşulda ayakta tutacağına dair bir inanç yarattığını belirtir.
Bununla birlikte, Titanik'in açılışından önce, bazı goygoycular ve tesis sahipleri tarafından "batmaz" ifadesinin kullanıldığı iddia edilmiştir. Örneğin, geminin kaptanı Edward Smith ve bazı mühendisler, Titanik'in olağanüstü güvenliği konusunda bahsederken bu ifadeyi kullanmış olabilirler. Ancak bu, aslında belirsiz bir durumdur ve kimin gerçekten bu sözü söylediği konusunda çeşitli tartışmalar mevcuttur. Bazı yorumcular, bu iddiaların Titanik'in yok oluşundan sonra gündeme geldiğini savunarak, geminin batmazlık efsanesinin, gerçekte var olan bir mühendislik başarısının ötesinde, popüler kültürde bir mit haline geldiğini ileri sürüyorlar.
Titanik, maiden voyage (ilk sefer) sırasında, 10 Nisan 1912 günü Southampton'dan yola çıktı. Geminin lüks ortamı, sökerişi ve büyüleyici atmosferine tanıklık eden yolcular, Titanik'in batmazlığı konusundaki inancını pekiştiriyordu. Ancak, sadece birkaç gün sonra, 14-15 Nisan 1912 gecesi, Titanik’in büyük bir buzdağına çarpmasıyla bu missal nakliyeci, karanlık sulara gömüldü. Bu olay, yalnızca geminin değil, aynı zamanda o dönemin toplumsal algısının da temellerini sarstı.
Titanik’in batma anında, yolcuların şaşkınlığı ve çaresizliği, belki de tarihsel bir anı olarak kalıcılaşacaktı. Facianın ardından kalanlar, geminin güvertesinde söylenen son sözleri hatırlarken, 'batmaz' efsanesi ortadan kalkmıştı. İnsan faktörlerinin yanı sıra, anında yaşanan elektrik arızası, mürettebatın yetersizliği ve kayıpların oluşturduğu karmaşa, bu efsanenin altında yatan gerçekleri sorgulamamıza neden oluyordu.
Bugün bile Titanik, yalnızca bir gemi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin en üzücü hikayelerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. "Batmaz" ifadesinin gerçekte kullanılıp kullanılmadığı konusunda kesin bir bilgi yoktur, ancak Titanik’in hikayesi, denizlerde yaşanan trajik olayların, kibir ve güvenlik duygusunu nasıl derinlemesine etkileyebileceğini göstermektedir.
Sonuç olarak, Titanik’in hikayesi, insanlığın meydan okuduğu doğa güçlerinin önünde ne kadar aciz olduğunu gösteriyor. "Batmaz" olduğu düşünülerek yola çıkan Titanik, tarihin unutulmaz anlarından birini yaratmış ve güvenlik anlayışımızı köklü bir şekilde değiştirmiştir. Geçmişten ders almak, gelecekte benzer trajedilerin yaşanmaması adına önemli bir adım olacaktır. Titanik’in efsanesi, tarihi soruları ve insani dersleriyle daima hatırlanacaktır.